İskemik Kalp Hastalığı

İskemik kalp hastalığı, koroner arterlerin uzun süreli bir hastalığıdır. Koroner arter kalp hastalığı kalbin oksijenlenmesini ve kanlanmasını sağlayan koroner arterin mekanik olarak daralması sonucunda oluşur. Bu genellikle yağlı plak yüzünden meydana gelir. Koroner arterde meydana gelen daralmanın şiddeti, şiddetinin az olması durumunda yağlı plaklardaki ani çatlamalar damarın tıkanması sonucunda kalp krizine neden olur. Koroner damardaki darlık %50-70 oranı ve üzerinde olduğunda, ani stres, yoğun egzersiz ya da yemek sonrası ortaya çıkan göğsün ön tarafında baskı, boyna, çene, sol omuz ve kola yayılan sıkıştırıcı tarzda kalp ağrısıyla kendini gösterir. Kronik iskemik kalp rahatsızlığı sessiz olarak seyir gösterebildiği gibi, kalp krizine kadar giden belirtilerle kendini gösterir. Aniden gelişen damar tıkanıklığı damarın içindeki plağın çatlayarak, pıhtı sonucunda damarı tamamen veya kısmi olarak tıkamasıyla oluşur. Kronik kalp hastalığı tabiri klinik olarak göğüs ağrısının kararlı şeklidir. Bazı hallerde göğüs ağrısı karnın üst ön bölümündeki sıkıntıyla birlikte gelişir. Bazen de göğüs ağrısı hiç yaşanmadan yorgunluk ve nefes darlığı oluşur. Özellikle şeker hastalarında hiç belirtisiz seyredebilir. Yaşın ilerlemesiyle rahatsızlığın oluşma ihtimali daha fazla artmaktadır. Damarlarda oluşan tıkanma sebebiyle kalp görevini yeterince yerine getiremez. Bu durumda hastanın iskemik kalp rahatsızlığı olduğu söylenebilir. Dokulara ve vücuttaki organlara yeterince oksijen gitmemesi, vitamin, mineral, besin taşınmaması sebebiyle dokularda ve organlarda bozulmalar meydana gelir. Bu yüzden iskemik kalp rahatsızlığı olan hastalar aynı zamanda total metabolizma hastasıdır.

Kronik kalp hastalığı risk faktörlerini taşıyan kişilere EKG, EKO, bilgisayarlı tomografi, miyokard perfüzyon sintigrafisi, koroner anjiyografi yapılarak koroner arterde oluşan tıkanma değerlendirilir. Tetkiklerde tespit edilen anormalliklerde daralmanın yaygınlığı ve ciddiyeti tespit edilir. Daralmanın şiddeti koroner anjiyografide görsel olarak tespit edilebilir. Riskli grupta olan koroner arter hastalarına doğrudan koroner anjiyografi yapılabilir.

Rahatsızlığın tedavisinde iki farklı amaç hedeflenir. İlki rahatsızlığın seyrinin iyileştirilmesi, ikincisi rahatsızlığın oluşan belirtilerinin azaltılmasıdır. Bu hedeflere uygulanacak uygun ilaç tedavileri ile ulaşılabilir. Uygulanan ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalara ve riski yüksek hastalara koroner anjiyografi sonrasında koroner girişim veya koroner cerrahi yöntemleri uygulanır. Bu yöntemler uygulansa bile, hastalar ilaç tedavisine devam etmelidir. Bunun nedeni ilaçların uzun dönemde iyileşme sağlaması ve belirtileri azaltmasıdır. Bunun yanında hastaların beslenmesine dikkat etmesi gerekir.